Sararmış Lavabo Taşı Nasıl Temizlenir?
Bazen hayatın en küçük detayları, bana büyük bir anlam taşıyor. Mesela bir sabah, Kayseri’nin o serin havasında mutfağımda bir şey fark ettim: Lavabomun taşları sararmış. Basit bir şey gibi gözükebilir, değil mi? Ama ben, her şeyin ardında bir anlam arayan biriyim. O sararmış taş bana, bir şeyleri kaybettiğimi, belki de bir şeyleri düzeltemediğimi hatırlattı. Düşüncelere dalarak, o an ne hissettiğimi anlatayım.
Bir Göz Açıp Kapayıncaya Kadar
Günlerden pazartesiydi. Genellikle hafta sonlarının huzuru biter ve pazartesiye dönmek, sanki yeni bir yükle karşılaşmak gibi gelir. Lavabo taşındaki sararma, o pazartesi sabahı önümde beliren ilk sorun gibiydi. Gözümü açtım ve fark ettim. “Bunlar niye böyle sararmış?” dedim, içimden ama aynı zamanda biraz da kızgındım. Küçük bir şeydi aslında, ama sanki bana bir şey anlatıyordu. Biraz sabahın yorgunluğu, biraz da ruh halimdeki o kaybolmuşluk hissiyle baktım taşlara.
Geçen hafta annemle konuştuk. “Evde işler nasıl, temizlik falan yapıyor musun?” demişti. O an içinde bulunduğum ruh halini ne kadar tam anlatabilirim ki? Lavabo taşı gibi sararmış hislerim vardı ama, bir türlü temizleyemiyordum. Annem, her şeyin yolunda olması gerektiğini söylüyordu ama ben, o an o kadar karmaşık bir haldeydim ki… Bir çatalı yerle düzgün koyamamak gibi bir şeydi bu. Küçük, ama derin bir rahatsızlık.
Temizlik İşine Girişmek
Ve işte, o sabah… Sararmış lavabo taşı, bana sanki hiçbir şeyin temizlenemeyeceğini gösteren bir sembol gibiydi. Ama bir an durup düşündüm. Her şeyin bir çözümü vardı, değil mi? Belki biraz beklemesi gerekiyordu, belki biraz daha ilgi gösterilmesi. “Bunu da temizlerim,” dedim ve bir süre düşündüm, neyle temizleyeceğim?
Birkaç öneri vardı: Karbonat, sirke, hatta limon. Her birinin bir şekilde etkili olduğu söyleniyordu. Ama en çok sirkenin etkili olduğunu duymuştum. Hem temizlerken, hem de biraz taze bir nefes gibi gelir diye düşündüm. Sirke ve karbonat karışımını hazırlarken, elimdeki malzemeleri bir araya getirmenin bile garip bir huzur verdiğini fark ettim. Sanki her şeyin bir şekilde temizlenmesi gerektiğini hatırlatıyordu bana bu küçük an. Yalnızca lavabo taşı değil, ruhumu da temizlemeliydim. İşte o anda, birden her şey yerine oturdu. Küçük şeyler… Hayat da bazen böyle değil mi?
O Anki Duygularım
Temizlik yapmak, başta sıradan bir iş gibi gelmişti. Ama o birkaç dakika içinde, kendimi fazlasıyla hassas, fazlasıyla kırılgan hissediyordum. “Sararmış taş, ne de olsa temizlikle geçer,” diye düşündüm. Ama içinde biraz farklı bir tat vardı, temizlik aslında, sadece yüzeysel değil, duygusal bir süreçti. Bir çocuğun eski bir oyuncakla yeniden oynaması gibi. O an, o sararmış taşları temizlerken, duygusal olarak bir şeyleri yerli yerine koyuyordum. İstediğim sonuçları alamasam da, içimde bir umut kırıntısı doğdu.
Sirkeyi ve karbonatı karıştırdım, ve bir bezle taşları nazikçe sildim. Birkaç dakika sonra, sararmanın kaybolduğunu görmek beni fazlasıyla şaşırttı. O kadar basit bir şeydi ki, bir anda hayatımda düzelmeyen, temizlenmeyen hiçbir şeyin olmadığını düşündüm. Ama öte yandan, bu sabah, bu işlem belki de sadece bir başlangıçtı. Belki de sararmış taşlar, hepimizin hayatındaki bir şeyin sembolüydü. Kayseri’deki küçük evimde, o taşların temizliği, içimdeki birikmişlerin temizliği gibi oldu.
Hayatın Küçük Dersleri
O an, evde sararmış lavabo taşıyla geçirdiğim vakit, bana hayatta her şeyin temizlenebilir olduğunu hatırlattı. Ne olursa olsun, bazen sadece bir parça sirke, biraz karbonat ve nazik bir dokunuş, her şeyi değiştirebilir. Sararmış taşların ardında sadece kir, pas veya kirli su yok. İçimde birikmiş bazı duygular vardı. Bunu temizlemek istedim, bunu anlamak istedim. Sararmış lavabo taşı nasıl temizlenir? Bunu öğrenmek, hayatın küçük kirli izlerini silmekti. Belki de büyüdüğümüzü ve temizlenmek için bazen sadece biraz sabır gerektiğini anlatıyordu.
Lavabodaki taşlarım pırıl pırıl olmuştu. Ama ben, içimdeki sararmış duyguları da temizlemiştim. Belki de her şeyin bir zaman alması gerekiyordu. Bir şeyin üzerine basitçe geçmek değil, ona dokunarak, onu anlayarak, ona değer vererek temizlemekti mesele. O sabah, bana hayatın biraz daha yavaşlamak ve her detayı hissetmek gerektiğini öğretti. Hem de lavabo taşı gibi küçük bir şeyden.