İçeriğe geç

Tanzimat II dönemin özellikleri nelerdir ?

Tanzimat II Dönemi: Osmanlı’da Değişim Rüzgarları ve Benim İçsel Çelişkilerim

Hadi gel, biraz eskiye gidelim. Ama öyle ciddi ciddi gitmeyelim, çünkü ben İzmirli bir gencim, başıma gelen her şeyi mizah malzemesi yapabilirim. Bir yandan derinlemesine düşünürken bir yandan da “bu durumu tweetlesem mi?” diye düşündüğüm bir hayatım var. 25 yaşındayım, arkadaş ortamında sürekli espri yaparım ama içsel olarak “Hayatın anlamı nedir?” diye sorgulamaktan kendimi alıkoyamam. Yani anlayacağınız, ne tam olarak “esprili” ne de “derin” bir insanım. Ama her durumda bir şekilde dengemi buluyorum. Neyse, bu yazıyı da öyle bir dengeyle yazıyorum. Tanzimat II dönemi hakkında biraz konuşalım, ama kesinlikle sıkıcı olmayacak! Hadi başlayalım.

Tanzimat II Dönemi: Nedir Bu?

Şimdi, 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı Devleti’nde bir sürü şey değişmeye başlamıştı. Ama asıl değişim, 1876’da II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla başlıyor. Tanzimat I dönemi, yani 1839-1856 yılları arası, Osmanlı’da batılılaşma adına ciddi adımlar atılmıştı. Ama gelin görün ki, asıl işler Tanzimat II döneminde başlıyor. II. Abdülhamid, “Ben bu işi ciddiye alırım, ama hafif de esnetirim” diyerek tahta çıkınca, devletin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısında büyük değişimler yaşanıyor.

Şimdi bu dönemi anlamak için, biraz kendi yaşantımı örnek alalım. Mesela bir sabah uyandım, kahvaltı yapıyorum, aklımda birkaç “ne yapıyorum ben?” düşüncesi… O sırada kafamda “İşte, Tanzimat II dönemi de böyle bir şeydi!” diyorum. Dönemin en önemli özelliği, devletin batılılaşma adına bazı reformlar yapmasıydı. Ama burada bir fark var, reformlar devletin kontrolünde gerçekleşiyor. Yani “serbest piyasa, özgürlük, demokrasi” falan demek yok. Burada II. Abdülhamid’in stratejisi şu: “Kontrolü kaybetmek yok, her şey benim elimde olacak!”

Tanzimat II Döneminin Sosyal Hayatındaki Değişimler

Düşünsenize, bir sabah işe gidiyorsunuz, çay içerken gazetede “Yeni bir düzen kuruyoruz!” diye yazıyor. Evet, Tanzimat II dönemi tam da böyle bir şey. Değişim rüzgarları geliyor, ama bazen o rüzgarın yönünü değiştirebilecek güç de bir kişi, bir kurum. II. Abdülhamid, özellikle basın ve toplumsal hayatı sıkı denetim altında tutuyor. “Aman, burada her şeyin denetimi bende olsun!” gibi bir yaklaşım. Bu dönemde Osmanlı’da basın da çok değişiyor, fakat bu değişim her zaman özgürlük adına olmuyor.

Bir akşam, arkadaşım Serkan’la buluşuyorum, tabii gene ben ciddi bir konuya girmeye başladım. “Serkan, sen hiç basının denetlenmesini falan düşündün mü?” dedim. O da bana baktı ve dedi ki: “Ya kardeşim, ben bir de senin bu derin soruları kafanda çözebileceğini düşünüyordum, meğersem Tanzimat II dönemi yazıyormuşsun.” Dedim, “Aynen öyle, ama sana da bir ders vereyim: O dönemde basın özgürlüğü mi var? Yok, çünkü II. Abdülhamid bizim gibi insancıl bir adam değildi, her şey onun kontrolündeydi.”

Serkan tabii bana gülerek “Ya bırak şimdi, senin derin düşüncelerinle İstanbul’u fethetmeye kalksan, belki orada da sınır güvenliği sıkı olurdu!” dedi. Tabii bu arada ben de biraz gülümsedim, ama düşündüm… Gerçekten de o dönemin sosyal yapısı, basının kontrol altında olması gibi unsurlar, modern anlamda “özgürlük” anlayışını ciddi şekilde sınırlandırmıştı.

Tanzimat II Döneminde Eğitimde Yenilikler

Evet, eğitim… Tıpkı sosyal medya gibi, herkesin konuştuğu ama kimsenin tam olarak ne olduğunu anlamadığı bir şey. Tanzimat II dönemiyle birlikte eğitimde de birtakım yenilikler getirilmeye başlandı. Özellikle okullarda Batı tarzı eğitim sistemine geçişin temelleri atılmaya başlıyor. Bu dönemde eğitim kurumlarında “reform” havası estirilmeye çalışılsa da, yine de devletin ve sarayın kontrolü her zaman tamdı. Yani, eğitimde ne kadar bir “özgürlük” havası olsa da, içerik yine belirli çizgiler içinde kalıyor.

Bir gün arkadaşım Burak’la buluşuyorum. Burak, şu tür insanlardan biri; her konuda “şu olmalıydı, bu olmalıydı” diye konuşur. Bir ara eğitim sistemini konuşmaya başladık, “Ya abi, eğitimde ne kadar ilerleme var, bence herkes okuma yazma öğrendi falan” dedi. Ben de şunu söyledim: “İyi de Burak, Tanzimat II’de eğitimde çok şey değişti ama… O zamanlar da işin içine devlet müdahalesi giriyordu. Bugün de öyle, eğitimde hâlâ bir ‘kontrol’ yok mu?!” Burak gözlerini yuvarladı ve dedi ki: “Ya birader, bu derin sorular seni baş belası yapar. Ama haklısın, her şeyin kontrolü olduğu sürece eğitimde özgürlükten bahsedilemez.”

Tanzimat II Döneminin Kültürel Değişimleri

Bir zamanlar Osmanlı, Batı kültürüne göz kırpmaya başlamıştı. Ama Tanzimat II dönemi ile birlikte Batılılaşma çabaları daha belirgin hale geldi. Batı tarzı müzik, edebiyat ve sanat yayılmaya başladı. Ancak tabii ki bu Batılılaşma, tam anlamıyla serbest bir kültürel değişim değil. Hem yerel kültürle uyumlu hem de dışarıdan gelen etkilere karşı dikkatli olunması gereken bir dönemdi. Yani, Türkler de Batı tarzı yemekler yapmayı denedi, ama hala Türk kahvesini unutmadılar!

Bir akşam, arkadaşım Ayşe’yle kafede oturuyoruz. “Ayşe, eski zamanlarda hangi müzikleri dinlerdin?” diye sordum. O da bana şöyle cevap verdi: “Ya, ben çok severdim ama bizim ailede hep klasik Türk müziği dinlenirdi. Tanzimat II döneminin değişimleriyle Batı tarzı müzikler de girmeye başladı ya, ne bileyim, hem iyi hem kötü.” Ayşe haklıydı, Batı’nın etkisi gelmişti, ama Türk halkı kendi kültürünü de bırakmadı.

Sonuç: Her Zaman Değişim Var, Ama “Kontrol” Hiç Değişmez

Tanzimat II dönemi, bir devrin değişim rüzgarlarıyla doluydu ama bu rüzgarları II. Abdülhamid öyle bir şekilde yönlendirdi ki, sonuçta kontrol hep onun elindeydi. Batı’ya doğru ilerlemeler olsa da, geleneksel Osmanlı yapısı hâlâ güçlüydü. Şimdi düşünüyorum da, bu dönemi bir arkadaş grubuna benzetiyorum. Herkes değişim istiyor ama tam anlamıyla değişim sadece birkaç kişi tarafından kontrol ediliyor. Neyse ki, sonunda her şey bir şekilde dengeye oturuyor, ama tabii bu denge, bazen ben ve Serkan’ın tartışmaları gibi karmaşık oluyor.

Evet, Tanzimat II dönemi, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında çok şeyin değiştiği bir dönemdi. Ama ne olursa olsun, değişim rüzgarları esse de, her şeyin kontrollü bir şekilde değiştiği bir dönemdi. Yani, eğer 1876’daki gibi bir hükümetin kontrolünde yaşasaydık, hâlâ kahvemi içerken “Acaba bu yazıyı nasıl yazdım?” diye düşünürdüm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
https://ilbet.casino/